Trafiği Ortadan Kaldıracak Teknolojiler
Bir çoğumuz uçak yolculuğu yapıyoruz değil mi? Hatta bazılarımız uçaktan yeryüzünü izlemeye bayılıyoruz. Sabah yolculuğunda iseniz güneşin doğuşunu, dağların ihtişamını, akşam saatlerinde iseniz güneşin batışını, gece yolculuklarında ise yeryüzünün ışıl ışıl parçalara bölünmüş bir yapboz misali ortaya çıkan o koca şehri bir tablo gibi izlemekten keyif alıyoruz.
Uçak Korkunuz var mı?
Ama ben o camdan bakamıyorum orası ayrı mesele. Hatta çok kez özellikle cam kenarı bilet aldım ama yine de yenemedim bu korkuyu =) Çünkü uçak korkum var =) Düşünsenize 10 bin fit yukardasınız ve aslında siz yaşamıyorsunuz o dakikalarda dünyayla bir bağlantınız yok =) Daha da kötüsü olası bir kaza durumunda hayatta kalma şansınız neredeyse yok. Ama her şeye rağmen istatistikler dünyanın en güvenli ulaşımının havayolu olduğunu söylüyor. Tabi ki doğru da söylüyorlar.
Uçak korkusu demişken MHP Başkanı Devlet Bahçeli’nin şehirler arası seyahatlerinin tamamını o meşhur Mercedes’i ile yaptığını ve uçak korkusu olduğu için kara yolculuğunu tercih ettiğini biliyor muydunuz? =)
Gelelim gece yaptığımız uçak yolculuklarına. Camdan izlediğinizde ışıl ışıl olan yollar ve koca şehrin resmen haritasını veriyor size. Tıpkı şehrin damarları gibi değil mi o görüntü? Evet onlar birer damar. Tıpkı vücudumuzdaki damarlar gibi semtleri birbirine bağlayan yollar görüyoruz. Özellikle akşam saatlerinde gördüğünüz o ışıl ışıl yollar aslında işinden evine dönmek için hayat mücadelesi veren sürücülerin dramının ta kendisi. Yaşayanlar bilir. Saatler süren bitmek bilmeyen bir çiledir.
Trafikte Geçirdiğimiz Süre ve İstatistikler
İşe giderken 1 saatin altında iş yerine ulaşan bir çalışan görmeniz neredeyse mümkün değil. Bir de işten dönüşü var ki etti size 2 saat. Bu da büyük şehirde yaşayan birinin haftalık 12 saatini trafikte geçirdiğini gösteriyor.
Ben hesapladım bunu yıla vurduğumuzda yaklaşık 650 saat yapıyor ki bu da 1 aylık bir zamana denk geliyor. Yani İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi büyük şehirlerde yaşayan her çalışan 12 ayın 1 ayını sadece yollarda ve trafikte geçiriyor. Sadece İstanbul’da günlük yolcu sayısı en az 3 milyon kişi. Yani her yıl 3 milyon ay yollarda geçiyor. Ve bu her sene tekrar ediyor. Bilmem durumun ciddiyetini, ülkeye ve insanlara olan maliyetini anlatabildim mi?
Bugüne dek trafik sorunu basitçe gideriliyordu. Var olan yolları büyüt ve kentlerin dokusuna zarar vererek yeni yol yap. Ama artık sona geldik. Şehrin içindeki yolları ne büyütebiliyoruz ne de yeni yol yapabiliyoruz. Artık yeni bir şeylere ihtiyacımız var.
Bu sorunu çözmek için araştırmacılar bir yöntem keşfetmişler. Hani uçak camından seyrettiğiniz koca şehrin yolları var ya. İşte araştırmacılar o yolları birer damara benzetmişler. Nasıl oluyor da insan vücudunda yer alan 96.560 km damarda kan hiç durmadan akıyor fakat trafiğimiz birkaç kilometrede bile tıkanabiliyor? sorusunu sormuşlar kendilerine. Bu arada 96.500 km’yi küçümsemeyin çünkü bu mesafe dünyanın çevresinin 2.5 katına tekabül ediyor.
Sorunun özünde trafiğin büyük çoğunluğunun yüzeye toplanmış olduğu gerçeğiyle yüzleşiyorlar. Yani insan damarlarının vücuttaki yayılış şekli bir nevi 3 boyutlu iken, yeryüzünde işleyen trafik iki boyutlu olarak kalıyor. Yani normal yolların kapasitesi dolmuşsa o zaman var olan sistemin üzerine bir boyut daha katmak gerekiyor.
Transit Yükseltilmiş Teknolojik Otobüsler
Mesela Çin’liler trafikte araçların üzerinden gidebilen Transit Yükseltilmiş Otobüs geliştirmişler. Saate 64 km hıza ulaşıyor. Hem de 1.400 yolcu taşıma kapasitesine sahip.
Elon Musk ve Heyperloop One Teknolojisi
Bir de neredeyse her şeyin altından çıkan Elon Musk var. Buna da el atmış durumda. Musk’ın Hyperloop One projesi büyükşehirlerde ve metropollerdeki trafik sorununu çözecek. Çözümü ise trafiği yer altından tasarlayacağı tünellere aktaracak. Yani platforma geldiğinizde platform sizi yerin altına indiriyor ve yolculuğunuz orada devam ediyor. Saatte 200 km’ye kadar çıkabiliyorsunuz bu tünellerde.
Bir diğer projesi de Hyperloop projesinin aksine sizi bir semtten diğer semte taşıyacak. Yani büyükşehirlerin semtlerini hem toplu taşıma araçlarıyla hem de bireysel yolculuklar için elektromanyetik olarak özel geliştirilmiş sistemlerle birbirine bağlayacak.
Bunlara ek olarak uçan taksiler, uçan drone arabalar ve uçan Airbus toplu taşıma araçları çalışmaları üzerinde çalışmalar devam ediyor. Hayal gibi ama bu teknolojiler geliyor.
Çok enteresan bir istatistik paylaşayım sizle. Araştırmalara göre yeryüzünde trafiği oluşturanların %30’u park yeri arayanlarmış. Bunun için de akıllı şehirler başlığı altında akıllı park geliştirmelerini gördük araştırmalarımızda. Yani hem araçlar kendi kendine park edebiliyor hem de park alanları yerin altı ve üstüne katmanlaştırılarak inşa ediliyorlar. Asansör sistemi diyebiliriz. Bu sayede şu an gördüğünüz bir aracın kapladığı alan 10’larca araca da park yeri oluveriyor.
Otonom Vagonlar
Bir güzel çalışma daha paylaşayım hemen.
Tren, metro ve tramvay hatlarını hepimiz kullanıyoruz değil mi? Vagonların yolculuk anında ayrılarak sizi hiçbir durakta durmadan ve yolu uzatmadan mahallenize ulaştırdığını düşünsenize. Oturduğunuz bölüm ayrılıyor ve sizi evinize kadar getiriyor. İşte bu proje sürücüsüz toplu taşıma araçlarının bir parçası olarak teknoloji şirketleri tarafından geliştiriliyor şu an.
Sürücü Koltuğu Olmayan Araçlar başlıklı videomda bu araçlar nasıl sürücüsüz gidiyor, sistem nasıl işliyor anlatmıştım. Sürücüsüz araç teknolojisi hakkında hazırlamış olduğum videom:
Sürücüsüz Araçlar
Bir soruyla videoyu sonlandıracağım.
Ya tüm şehir sürücüsüz araçlardan ibaret olsaydı? Düşünsenize her şeyi bilen, gören ve duruma göre aksiyon alan otonom araçlarla dolu bir şehir. Bu durumda trafik lambalarına ihtiyaç duymayacaktık. Işıklara ve kasislere de ihtiyaç kalmayacaktı. Hatta şeritlere bile gerek olmayacak. Şehirdeki tüm araçlar akıllı ve birbirleri ile haberleşebiliyorlar. Hız sorunumuz da olmazdı. Tıpkı araştırmacıların bahsettiği gibi damarlarda akan kan gibi duraksamadan akan bir trafik hayatı olurdu. Hem de kazasız, can kaybı olmaksızın.
Sonuç
Aslında akıllı şehir ve yardımcı robotik gelişmeler, ki buna nesnelerin interneti de diyebiliriz, işte bunlar geliştikçe trafik daha organik, daha hızlı ve daha canlı olacak. Tıpkı damarlarımızdaki kan gibi.
Benzer Youtube videolarımı izlemek için tıklayın.
(245 kez okundu. Bugün 1 kez okundu)