STRES YÖNETİMİ
Stres bir zorlukla veya sıkıntıyla karşılaştığımızda hepimizin yaşadığı bir duygu. Ancak bir duygudan daha fazlasıdır, bütün vücudunuzda dolaşan fiziksel bir tepkidir aslında. Stres kısa vadede genelde yararlıdır ancak uzun süreli stres size hem psikolojik hem de biyolojik olarak tahmin edebileceğinizden çok daha fazla zarar verebilir. Tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, obezite ve hatta doğurganlığı bile etkileme gibi sonuçları olabiliyor. Hatırlatmak isterim ki; kronikleşmiş bir stres kapınıza depresyonu getirecektir.
Hepimiz stresi bir düşman olarak görürüz değil mi? Yine hepimiz stressiz ve mutlu bir hayat istiyoruz. O halde gelin birlikte iki soru cevaplayalım.
Birinci sorumuz; Bu yıl ne kadar strese maruz kaldınız?
İkincisi ise; Stresin zararlı olduğunu düşünüyor musunuz?
Cevaplarınızı lütfen aklınızda tutun, unutmayın. Çünkü bu iki soruyu hayatınızda sorun olmaktan birlikte çıkaracağız.
STRES NASIL YÖNETİLİR?
Peki bunu nasıl yapacağız? Stres hakkındaki düşüncelerimizi değiştirerek başlayacağız öncelikle. Çünkü bilim de on binlerce insan üzerinde yaptığı çalışmalarda bu sonuca ulaştı. Stres hakkındaki düşüncelerinizi değiştirdiğinizde vücudunuzun da strese karşı tepkisini değiştirebiliyorsunuz.
Şu an size desem ki; hayatınızdaki kişi sizi aldatıyor işte bu da kamera kayıtları diyip size o 1 dakikalık videoyu izletsem ne hale gelirdiniz? Kalbiniz daha hızlı çarpmaya başlayacak nefes alışverişleriniz hızlanacak ya da nefes almakta zorlanacak belki de terlemeye başlayacaksınız.
Genelde bu tip fiziksel değişiklikleri stresin vücudumuzdaki yansımaları olarak görürüz. Çünkü beyin stres anında o kadar çok sinyal üretiyor ki..
STRESİN ETKİLERİ
Peki ya bu değişikliklerin vücudunuzun stresle başa çıkmak üzere harekete geçmesi ve bir mücadele sergilemesidir desem. Evet araştırmalar tam olarak bunu söylüyor. Aslında hızla çarpan kalbiniz sizi harekete hazırlıyor. Nefes alışverişlerinizin hızlanması beyninize daha fazla oksijen götürüyor.
Vücut ısınızın arttığını mı hissediyorsunuz? Hiç sorun değil. Vücudunuz şokun etkisine karşı kendisini hazırlanıyor. Araştırma sonuçlarına göre; eğer stresi yaşadığınız anki değişimlerin vücudumuzun ve zihnimizin mücadele mekanizmasını harekete geçirdiğini kabullenirseniz stresten kaynaklı ortaya çıkabilecek birçok hastalığın başlamadan önüne geçmiş olacaksınız. Yani stres hakkında nasıl düşündüğünüz hayatınızı etkiliyor.
Bisiklet kullanmak bir strestir. Eğer bisikleti dengeli bir şekilde kullanabiliyorsanız o size hizmet eder. Fakat panik ve aceleyle kullanıyorsanız devrilir ve zarar görürsünüz. Yani stres insanı harekete geçiren, enerji veren bir şeydir. Mesele; tam olarak bunu tıpkı bisiklet sürmek gibi nasıl kontrol edebildiğimizle alakalıdır.
Stresten kurtulmaya çalışmayın. Stresle başa çıkmak diye bir şey yok. Hatta böyle bir fikri hayatınızdan tamamen çıkarın. Hayatınız daima stresli anlarla dolu olacak. Öğrenmemiz gereken şey stres altında daha iyi olmaya çalışmak ve stresi yönetebilmek. Eğer bu duruma bir tür boy ölçüşme olarak bakarsanız bunu baş edilemez bir durum olarak algılarsınız. Artık stresi bir düşmanmış gibi karşımıza almak yerine yanımıza alacağız. Yanımıza aldığımız bu şeyin size çok enteresan bir faydasından bahsetmek istiyorum.
Stres insanı sosyalleştiriyor. Evet aynen öyle. Eğer stres halinde iseniz bu durum sizi insanlarla daha yakın ilişki kurma ihtiyacına itiyor ve Sarılma ihtiyacı hissediyorsunuz. Stresin salgıladığı hormonlar aileniz ve arkadaşlarınızla fiziksel temas kurmanızı sağlar. Sizi destek aramaya iter. Böylece yalnızlıktan koruyor. Hissettiklerinizi içinize atmak yerine bunu paylaşmanız konusunda sizi yönlendiriyor. Bunlar sizin stresi daha iyi yönetmenizi sağlıyor. Yani stresin direncini insan ilişkileriyle kırmış oluyorsunuz.
Şair Emily Dickson şöyle yazmıştı.
“Ölçerim karşılaştığım her kederi kısık, sorgulayıcı gözlerle
Merak ederim benim ki kadar ağır mıdır acaba – yoksa hafif mi gelir daha.”
Bence şairleri şair yapan şey streslerini yönetebiliyor olmalarıydı. Ne kadar empati dolu bir dize değil mi?
İşte stresin bir önemli özelliği de sizi daha empatik birisi haline getiriyor olması. Kıymet verdiğiniz insanlara yardım etmenizi ve onları desteklemenizi sağlar. Daha şefkatli ve merhametli olursunuz. İnsanları daha iyi anlar ve insanlara karşı anlayış mekanizmanız gelişir. Çok garip bir şey daha var.
Araştırmalar diyor ki; stresinizi atmak için başkalarına yardım edin. Başkalarıyla ilgilenerek vakit harcayanların stresten kaynaklı sorun yaşamadıkları görülmüş. Yani insanları umursamak hem psikolojik hem de biyolojik direncimizi artırıyor. Stresin direncini ise kırıyor. Adiliyet bilincimizi kuvvetlendiriyor. Dışarıya karşı empatik ve yardımsever davranışlarımızı tetikleyen stres bizleri daha adil bir kişilik haline getiriyor. Böylece bu durum iç dünyamızda kendimize dair de bir adiliyet duygusu geliştiriyor. İşte bu dışta ve içteki adaletin gelişmesi bizi strese karşı daha kuvvetli kişilik haline getirmeye başlıyor. Aynı zamanda bu adiliyet duygusunun gelişmesi bizi kendimizle barışık kılıyor.
Stres size kalplerinize ulaşma imkânı veriyor. Stres anınızda kalp atışlarınızın hızlandığını hissetmeniz nasıl o kalbin vücuda daha fazla enerji ve güç pompalamaya çalıştığını ifade ediyorsa; aslında size orada güzel bir kalbiniz olduğunu da hatırlatmak istiyor. Eğer stresi böyle görürseniz sadece stresi yönetmekle kalmaz aynı zamanda hayatın zorluklarıyla başa çıkmada kendinize olan güveninizi ortaya koyarsınız. Böylece stres karşısındaki duruşunuz sizin kimliğiniz haline gelir.
Şunu unutmayın. Şans akılla fırsatın kesiştiği noktadır. Aklını kullanmayan bir insana şans gelmez. Çünkü aklını kullanan insan öyle bir pozisyonda olur ki şans geldiği an onu bir fırsata çevirmeyi başarır. İşte stres bir fırsattır. Bu fırsatı şansa çevirmek kişinin aklını kullanabilme kabiliyeti ile doğru orantılıdır. Stresin bir doğum sancısı olduğu bilincine varırsak o fırsatı görür ve bunu şansa çevirerek stresten çok karlı bir şekilde çıkabiliriz. Stresi yönetebilmenin ve anlayabilmenin en güzel yollarından birisi de bu bakış açısına sahip olmaktır.
SONUÇ
Konuşmama yine Emily Dickson’ın bir sözüyle son vermek istiyorum.
“Umut tüylü bir şeydir -ruhumuza yuva yapan – ve sözsüz şarkılar söyleyen – ve de asla susmayan.”
Kaynakça: Kaynakça: Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Doç. Dr. Oytun Erbaş‘ın makaleleri ve konuşmalarından faydalanılmıştır.
“Mutluluk ve Başarı Anahtarı: Metanet Nedir?” konulu yazımı okumak ister misiniz? Tıklayın
Diğer Youtube videolarıma göz atmak isterseniz tıklayın.
(255 kez okundu. Bugün 1 kez okundu)