Redbull’un Başarı Hikayesi
2019 Yılında Red Bull gezegendeki hemen hemen her insan için bir kutu sattı. Yani 7.5 Milyar şekerli içecek sattı. Bu satışı yapabilmek için pazarlamaya harcadığı bütçe ise yıllık cirosunun üçte biri. Aynı zamanda 2 formula 1 takımı, 5 profesyonel futbol kulübü ve bir buz hokeyi takımı sahibiler.
Crashed Ice Challange veya Wings for Life Run gibi etkinliklerden bahsetmiyorum bile. Ek olarak Red Bull’un sponsor olduğu binlerce sporcu ve yürüttükleri medya prodüksüyonu.
Belli ki, Red Bull bir enerji içeceği satmaktan çok daha fazlasını yapıyor. Ama tüm bunlar sadece pazarlama mı sizce? Red Bull’un nasıl para kazandığını gelin daha yakından inceliyelim.
Redbull’un Kurucusu Dietrich Mateschitz
1982 yazında, Avusturyalı iş adamı Dietrich Mateschitz Tayland’a yaptığı bir iş seyahati sırasında jet lag (Uyku Sorunu) dan dolayı acı çekiyordu. Krating Daeng adında yerel bir içki denedi ve bu da jet lag sorununu önemli ölçüde çözdü.
Krating Daeng Red Gaur’a çevrilebilir. Gaur Güneydoğu Asya’da bulunan bir bizondur. Yani, Red Gaur kırmızı bizon anlamına geliyor. Temelde ise Red Bull anlamına geliyor.
Avusturyalı iş adamı Dietrich Mateschitz ürünün özelliklerinden esinlenerek, yepyeni bir ürün ürün olarak ülkesine getirmeye karar verdi. – enerji içeceği.
Redbull Şirketi
Fikrini batılı yatırımcılara birkaç kez sundu ama geri çevrildi çünkü onlar Asya dışında bir satış pazarı göremezler. Haklılarda. Çünkü Mateschitz’de pazar olmadığının farkındaydı. Ama ürüne o kadar inanıyordu ki, bu yüzden kendi pazarını kendisi yapmak üzere kendi kendine yarım milyon dolar yatırım yaptı.
Daha sonra Tayland ürünü olan Krating Daeng üreticisinin patronu ile ortak oldular. Ayrıca yeni ortağı şirketin diğer yarısı için yarım milyon dolar yatırım da yaptı. Daha sonra, girişimci Mateschitz Avrupa pazarı için özel bir lezzet formülü hazırladı ve piyasaya sürdü. 1987 yılında ürün Avusturya’da satışa çıkarıldı.
O tarihlerde içki Almanya’da yasaktı bu yüzden Redbull kanun dışı bir marka olarak ün kazandı. Birçok Alman genci, sırf bu yasaklı enerji içeceğini satın almak için Avusturya sınırını geçti ve Red Bull ilk yılında bir milyondan fazla kutu sattı.
Avusturya’dan, daha hızlı bir şekilde Avrupa’ya yayıldı. 1994’te Almanya ve İngiltere’ye de yayıldı.
Üç yıl sonra ABD pazarına girdiklerinde Red Bull her gün bir milyon kutudan fazla satıyordu.
Redbull’un Fiyat Politikası
Red Bull’un başarısının sırlarından biri de rakiplerinden çok daha yüksek bir fiyat talep edebilmeleridir. Red Bull yaklaşık olarak her bir kutuyu 9 cent’e mal etmekte ve bir kutu için önerilen perakende satış fiyatı 3.59 USD’dir. Yani kutu başına 1.87 dolar kâr ediyor. Buda üretim maliyetinin 20 katından fazladır.
İnsanların taurinli (kas kasılmalarının düzenlemesine yardımcı olan bir amino asit) olan asitli ve şekerli bir suya bu kadar para ödemeye istekli olmalarının sebebi Red Bull’un marka gücüdür. Bir diğer diyişle iyi düşünülmüş bir pazarlama stratejisinin sonucu.
Mateschitz, ürün için bir pazar oluşturmak amacıyla ilk olarak üniversitelerden başladı. Hatırlarsanız Facebobok’da öyle yapmıştı. Popüler üniversite öğrencilerini Redbull marka temsilcisi yaparak kampüslerde günlerce süren partiler yaptı. Yığınla Redbull kolilerini üniversite partilerinde ücretsiz olarak dağıttı.
Barmenler de bu yeni içeceğin bir para makinesi olduğunu hızlıca öğrendiler. En azından bir kez votka veya Jäger ile karıştırılmış bir Red Bull tattınız mı? Çünkü bu karışımlar barlardaki en popüler içeceklerden ikisi haline geldi. Kısa bir süre sonra içecek, dünya çapındaki gece kulüplerinde ve festivallerde de satılmaya başlandı.
Ama bu sadece Red Bull pazarlama makinesinin başlangıcıydı. Red Bull, sponsorluğunu ve sahipliğini yaptığı spor takımları ile geleneksel reklamcılığın yapabileceğinden daha derin bir şekilde müşterileriyle sürekli ilişki içine girdi. Bu sponsorluklar; müşterilerin Formula 1 arabası, kaykay ve rekor kıran bir paraşütçüyle aynı logoyu gösteren bir içeceği içmelerini ve yoğun bir şekilde markayı hissetmelerini sağladı. Bu arada Redbull tüm bu sponsorlukların telif haklarını ellerinde tutuyorlar.
Redbull Felix Sponsorluğu
Sosyal medya’ya da girdi tabi. Hem de kasıp kavurdu. Red Bull’un sosyal medya performansına en iyi örnek 2012’de Felix’in uzaydan atlamasıydı. Bu proje Red Bull’a 50 milyon dolara mal oldu. Ancak uzmanların söylediğine göre bu sponsorluğun etkisi dünya genelinde 6 milyar dolarlık reklam yapmaya eş değerdi. Muhtemelen buna değdi.
Hatırlarsanız videonun başında da belirtmiştim Redbull takım sahibi diye. Sponsoru demiyorum sahibi diyorum. Mesela Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı başarmış Leipzig. Hatta Redbull Leipzig olarak anılır. Hatta 2019 yılında şampiyonlar ligi yarı finali oynadı. Sadece 5 senelik bir takımdan bahsediyoruz. Bir diğeri New York Red Bulls. İsminden de anlaşılacağı üzere sahibi Redbull markası. Redbull bu takımı 2006 yılında 26 miyon dolara satın aldı. Şimdi ise bu takım Forbes’e göre 290 milyon dolar değerinde. Böylece sadece tek bir yatırımdan 275 milyon dolar kar elde etti. Ancak tüm bu gelirlerine rağmen içeceklerinden elde ettiği gelirler tüm gelirinin % 97’sini oluşturmakta
Bu kadar büyük pazarlama bütçesine rağmen Red Bull’un geliri 2012’den beri yavaşladı.
Çünkü, sağlık ve beslenme konusunda artan bir farkındalık var. Obeziteyeye, uykusuzluğa ve şeker hastalığına neden olan bir ürünleri var. Ve Redbull’da sadece tek ürününe odaklanmış durumda. Bu durum ve sebepler Redbull için büyük bir risk demek yanlış olmaz.
“Telefonlar satılırken neden şarj aletleri kutulardan çıkarıldı?” sorusunun cevabını merak ediyorsanız tıklayın.
(2.003 kez okundu. Bugün 1 kez okundu)