Antoine Laurent Lavoisier Kimdir? (1743-1794)
1700’lü yıllarda giyotinle kafası kesilen bir kimyacının hikayesi bu. Ünlü kimyacı Antoine Laurent Lavoisier için mahkeme giyotinle idam kararı verir. Lavoisier bu karar üzerine asistanlarından birine; giyotinle yapılacak idam sırasında kafası gövdesinden ayrıldıktan sonra gözlerini dikkatle incelemesini söyler. Eğer ki kafası koptuktan sonra 2 kez göz kırparsa, kafanın vücuttan ayrıldıktan sonra da beynin bilinçli faaliyetlerini sürdürebildiğini ispatlamak istiyordu.
İşte bu hikâyeye konu olan Lavoisier aslında “Kimyanın Babası” olarak anılır. Neler yaptığını bilseniz siz de eminim hak vereceksiniz. İyi de bir kimyacı ne alaka ölümden sonra beyni merak ediyor diye bir soru gelebilir aklınıza. Çok da haksız bir soru değil ama Lavoisier ölümü sırasında bile bilim ve öğrenme aşkıyla yanıp tutuşan bir adam. Bilim adamı olmak da bunu gerektirmez mi? Lavoisier’in giyotin sonrası merak ettiği şeyi cevaplıcam ama önce gelin kimyada ne tür devrimler yaptığına bakalım.
İşte bu adam şu an kullandığımız kimyasal elementler tablosunun mimarı. Hani okulda kısmi olarak ezberletilen ve Breakind Bad fragmanlarında önümüze çıkan tablo var ya, işte o.
Kimyanın Elementleri Kitabının Yazarı
Kimya biliminin henüz yeni yeni geliştiği 17. yüzyılda hava ve su tek bir madde olarak kabul edilmekteydi. Yani hava tek başına bir maddedir ve hava da tek bir maddeden oluşmaktadır deniliyordu. Fakat Lavoisier hava temel bir madde değildir, esasında iki gazın yani oksijen ve azotun karışımıdır diyen ilk kişidir. Aynı şeyi su için de söyleyen ilk kişidir. Su oksijen ve ve hidrojenin bileşimidir der. Fakat etrafındaki bilim adamları bile Lavoisier’in bu görüşünü kabul etmezler. Formüle edip kanıtlarını sunar, “Kimyanın Elementleri” isminde bir kitap yazar yine inandıramaz kimseyi. Ancak dönemin yetişmekte olan genç kuşak kimyacıları bu formüle inanır ve günümüzde de hala bu kimyasal elementler tablosu kimyanın temelini oluşturmaktadır.
Filojiston Nedir? Filojiston’un Keşfi
O günün bilim dünyasının henüz keşfedemediği şey daha vardı. O da ateşin yanmasına sebep olan şeyin oksijen olduğunu bilmiyorlardı. O zamanlar bir şeyin yanması için bir yanmayan madde ve bir de yanmayı sağlayan “filojiston” isminde bir madde olması gerektiği savunuluyordu. Filojiston denilen şey ise; ateşin ruhu, ateşin kendisi olarak kabul ediliyordu. Yani ateş ayrı ve gizli bir madde idi onlar için. İşte bu teoriyi çürüten Lavoisier çıktı ve dedi ki; “Böyle bir madde yoktur. Yanma olayı yanan maddenin oksijenle karışmasından ibarettir.”
Haklıydı da. Bakın mesela; eğer yanan bir ateşin oksijenle temasını keserseniz ateş söner. Havasız bırakılan 3 mum içerdeki oksijenin tükenmesiyle sırayla sönmektedir. Eğer mum sönmeden içeriye oksijen verirseniz mumlar yanmaya devam edecektir. Yani yanan şey aslında oksijendir. İşte bunu da keşfeden kimyacı Lavoisier’dir.
Fransız İhtilali ve İdamlar
Peki böyle bir adam nasıl oldu da giyotine mahkûm edildi? Lavoisier aynı zamanda hukuk da okumuştu. Biraz bunun da etkisiyle olsa gerek Fransa hükümetinin bürokrasisine adım atıyor. Bürokrasi de oldukça da yükseldi. Ancak tam o tarihlerde Fransız İhtilali gerçekleşti ve Fransız Hükümeti çalışanlarının çoğu tutuklandı. Tütüne su karıştırmak ve devlete olan borçta sahtekarlık başta olmak üzere 9 ayrı suçtan yargılandı. Sonuç ise 27 arkadaşıyla birlikte 50 yaşında giyotine mahkûm edildi.
Lavoisier hakkında; kanıt olmadığı ve yaptığı bilimsel çalışmalar nedeniyle affedilmesi gerektiğini, “bu kafayı kesmeniz sadece bir andır ancak Lavoisier gibi bir bilim adamının bir daha gelmesi için 100 yıl bile yeterli olmayacaktır” denmesine rağmen yargıç şöyle demişti: “Cumhuriyet’in bilim insanlarına veya kimyacılara ihtiyacı yoktur. Adaletin yargısı geciktirilemez.” der ve Lavoisier idam edilir.
Tekrar hikayemize dönersek Lavoisier giyotinle başı gövdesinden ayrıldıktan sonra gerçekten asistanına 2 kez göz kırptı mı? İddialara göre gerçekten kırptı. Ancak Lavoisier’in hayatıyla alakalı kaynaklarda bu hikâyenin doğruluğu tartışılır vaziyette. Zayıf bir iddia olabilir diyenlerde var.
Peki gerçekten baş gövdeden ayrıldıktan sonra beyin faaliyetleri devam ediyor mu diye sorarsak bu konuda bazı örnekler de var. Sinirbilimciler arasında böyle bir şey mümkün diyenler de var mümkün değil diyenler de. Yapılan birçok deney var fakat ben sizinle sonuçları paylaşayım.
Kafa gövdeden ayrıldıktan sonra kısa bir süre aralığında kişinin yüz ifadesinde duygusal değişimlerin olabileceğine dair yaşanmış olaylar var. Yani korku ifadesinin şok ifadesine dönüşmesi gibi veya dudakların titremesi, göz kapaklarının açılıp kapanması gibi… Ancak bunların tam tersine görüşlerde mevcut. Denek olmayı kabul eden giyotin mahkûmu suçlular üzerinde yapılan gözlemler de ise idam sonrası yüzde hiçbir tepki göremedik diyenler de var. Aslında bu konuda birçok söylem var fakat bilim dünyasının ortak görüşü; eğer kafayı gövdeden ayırırsanız beyin faaliyetleri en fazla 15 saniye, bilinç ise ortalama 5 saniye kadar devam etmektedir. Bu zaman aralıklarında yüzde oluşabilecek her türlü ifade ve hareketin dayanağı olarak bu bilgi gösterilmektedir.
Bu arada Lavoisier giyotinle idam edildikten 1,5 yıl sonra Fransız Hükümeti tarafından onurlandırılmıştır. Ne garip değil mi? Ölümünüze sebep olanlar daha sonra size iade-i itibar yapıyor.
Kaynakçalar
Dünyaya Yön Veren İsimler listelerinden ve Evrimagaci.com makalesinden faydalanılmıştır.
Videonun İngilizce çevirisi A Tercüme tarafından yapılmıştır.
Ortadoğu’nun Sınırlarını Çizen Kadın Gertrude Bell Kimdir? merak ediyorsanız tıklayın
(1.040 kez okundu. Bugün 1 kez okundu)