Fanatizm denince ülkemizde aklımıza hemen spor ve özellikle de futbol fanatizmi geliyor. Ülkemizde yapılan kadın ve erkekleri kapsayan bir araştırmada “en çok hangi spor dalını seversiniz?” sorusuna katılımcıların %71’i futbol yanıtını veriyor. Yine aynı katılımcılara haftada 1 kez futbol yayını izler misiniz sorusu soruldu. Katılımcıların %40’ı evet cevabı verdi.
Fanatizm ve Futbol Endüstrisi
Gelin şimdi de birlikte küresel ölçekte futbol endüstrisine bakalım. Futbol endüstrisinin büyüklüğü her transfer döneminde 200 milyar dolara ulaşıyor. Bu dev endüstri tam 1 milyar insana iş ve istihdam olanağı sağlıyor. Yani dünyanın 8’de 1’i futbol endüstrisinden geçiniyor. Bugün futbola en çok para yatıran ülkeler ise sırayla İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya‘dır. Tabi bunun sebeplerinden birisi de bu ülkelerin genel ekonomileri de son derece yüksek performansta. Ancak ekonomik anlamda ülkemize baktığımızda Avrupa ülkelerine nazaran daha alt seviyede olduğumuz için futbola ayrılan bütçe yıllık 250-300 milyon dolar civarlarına ulaşıyor.
Tabi biz futbolun bu yönlerinde değiliz. Bizim konumuz nasıl oluyor da bu kadar yüksek sayıda seyirci ve taraftar hiçbir karşılık beklemeksizin bir armaya bu kadar bağımlı oluyorlar? Nasıl oluyor da bırakın kazanç sağlamayı tam tersine her hafta bilet parası, yıllık kombine parası, ulaşım gideri, aylık yayın üyeliği, forma satın almaları ve en önemlisi de zamanını, cebinden çıkan para olmasına rağmen fanatizme devam edebiliyor?
Aslında fanatizmin altında çok önemli sosyal ve psikolojik nedenler yatmaktadır. Bireylerin çeşitli gereksinimleri vardır değil mi? İşte bu gereksinimleri yani ihtiyaçları davranışa dönüştürürler. İşte futbol aşkı da buradan gelmektedir. Taraftarlar kendi özel hayatlarındaki beklenti ve umutlarını takımlarının başarıları ile doyurmaktalar.
Peki böylesine bir doyum sağlayan ve haz veren bir aktivite nasıl oluyor da şiddet sergilemeye kadar gidiyor?
Mesela; uluslararası kayıtlara da geçen 1967 Kayseri Sivas maçı var. Maçta 43 kişi ölür 600’den fazla kişi yaralanır. İnsanların bu kadar kontrollerini kaybetmelerine neden olan motivasyonları neydi?
Davranışların Sebepleri
Yapılan araştırmalarda seyircilerin saldırgan davranışlarının altında yatan sebeplerden ilkinin “aile” faktörü olduğu ortaya konuldu. Aile hepimizin bildiği gibi samimi ve sıcak ilişkilerin kurulduğu güçlü bağlardan oluşan bir yapıdır. İşte bunun temel sebebi izleyiciler ailelerinden öğrenmiş oldukları şiddet içeren davranışları sahaya yansıtmaktalar. Türkiye’nin aile içi şiddet sıralamasında 4. sırada olduğunu düşünürsek – bu arada 1. sırada Pakistan 2. sırada İran 3. sırada Hindistan 4. sırada ise Türkiye gelmektedir. İşte bu sebepten dolayı stadyumlar birer şiddet arenası olmaktadır.
Grup Etkisi
Bir diğer sebep ise kişilerin birbirlerinden etkilenmesi durumudur. Yani grupta şiddet eğilimli taraftarların olması diğer taraftarlar için de şiddete davetiye çıkaran bir etken olmaktadır. Buna psikolojide Grup Etkisi adı verilmektedir.
Referans Grup
Bir de Referans Grup olarak adlandırılan bir sebep vardır ki bu da anlayacağınız üzere insanların henüz dahil olmadığı fakat dahil olmak istediği gruba duyduğu özlemi ifade eder. Yani grup üyelerinin elde ettiği sosyal statü o gruba üye olmayanların gruba üye olmasını sağlar. Ve o gruba kabul edilmek için kişinin davranışları o grupla uyuşmak zorundadır. Gruba uygun hareket etmesi gerektiğini düşünenler o gruba kabul edilmek için gruptaki şiddet eğilimine ve fanatizme ayak uydurmak zorunda kalır ve duruşunu bozar.
Araştırmalarda bir sebep daha ortaya konmuş. O da futbol maçlarından sonra seyircilerde ortaya çıkan rahatlama hissiyatıdır. Bu rahatlamanın sebebi ise tahmin edeceğiniz üzere bastırılmış öfkenin ve adresyonun dışa vurumudur. Yani kişi aslında futbol izlerken sergilediği her öfkeli ve agresif davranışları sonucunda rahatlayacağını düşünür ve o rahatlığa ulaşmak için önüne çıkan her engeli aşmak ister. İşte o an kişi ne yaptığını umursamaz ve öfkesini boşaltmak için şiddete ve küfüre başvurur.
İşte tüm bu sebepler futbolu, futbolun olduğu her yerde şiddetin hemen her halinin sergilenebildiği bir alan haline getirmiştir. Kişiler burada yargılanmadıkları düşüncesi ile dürtülerinin kontrol etmek istemiyorlar. Bunun sonucunda da futbola olan bağlılık ve bağımlılık gittikçe artar.
Sonuç
Burada asıl soru ne biliyor musunuz? Bağlanılan ve bağımlı olunan bu şeyi gerçekte nedir? Stadyum mu? Maç atmosferi mi? Alınan haz mı? Bu sorunun cevabını gerçekten verebilirseniz bağımlılığınızdan kurtulmak için ilk adımı atmış olursunuz.
Videoyu Youtube’ta izlemek için tıklayın.
(638 kez okundu. Bugün 4 kez okundu)