DEPRESYONDAN NASIL ÇIKILIR?
Öncelikle, gerçek depresyonu herkesin yaşamadığını, istediği zamanda yaşayamayacağını bilmenizi isterim. Çünkü sizin gerçek bir depresyonu yaşama ihtimaliniz maximum %20 bir ihtimal. Mesela 330 milyon nüfuslu amerikada bile bu oran %10’larda. Çünkü depresyondayım diyince depresyonda olunmuyor.
Bizim depresyon konusunda ayırt etmekte zorlandığımız şey; depresyonda mıyız yoksa depresif bir ruh hali mi yaşıyoruz. Mesela bir yakınınızla tartıştınız, sınavınızdan yeterli puanı alamadınız, ilişkiniz kötü gitti, sevdiğiniz birisi size bir kötülük yaptı veya işinizi kaybettiniz. Bunlar hadiii depresyona giriyorsunuz anlamına gelmiyor. Herkes zaman zaman keyifsiz hisseder, hüzünlü hissedebilir, hayal kırıklıkları yaşayabilir. Hatta yağmurlu bir günde bile hüzünlenebilirsiniz. Bunlar sizin depresyonda olduğunuzu değil, depresif hissettiğinizi gösterir. Depresif hissetmek bir üzüntü halidir. Üzüntü hepimizde her zaman vardır. Depresyon ile üzüntü aynı şey değildir. Hatta depresif ruh hali öyle normal ve yaygındır ki, toplumlarda her iki kişiden biri depresif ruh haliyle yaşar.
DEPRESYON HASTALIK MIDIR?
Fakat depresyon öyle mi? Depresyon klinik bir rahatsızlıktır.
Siz gitmesini istiyorsunuz diye gitmez. Ortalama en az 2-3 ayda kendisini gösterir. Düşük duygu durumu yaşıyorsanız, normalde seveceğiniz şeylere karşı ilgi kaybınız olmaya başladı ise, iştahınız azaldı veya arttı ise, kendinizi işe yaramaz ve suçlu hissediyorsanız, çok fazla uyuyor veya çok az uyuyorsanız, bir şeylere odaklanmakta zorlanmaya başladıysanız, çok hareketli veya çok donuk bir haldeyseniz, enerjiniz günden güne düşüyorsa, sıklıkla intihar düşünceleri gelmeye başladıysa ve tüm bunlar en az 2-3 aydır devam ediyorsa gerçekten depresyondasınız demektir.
Sizi kimsenin anlamadığını düşünmeniz sizi anlayamayacak birinin olmadığını göstermez. Bu konuda danışmanlık aldığınızda anlaşılmanızı engelleyen şeylerin olduğunu gördüğünüzde belki de anlaşılmış olmanın mutluluğundan ağlayacaksınız. Çünkü insanın en büyük ihtiyacı anlaşılmaktır. Bu yüzden durumun ciddiyetinin farkına varıp mutlaka bir psikiyatriste gitmelisiniz. Çünkü gerçek depresyonda; tıpkı kolunuz kırıldığında nasıl kendi kendinizi tedavi edemiyorsanız depresyonda da mutlaka yardım almalısınız. Kesinlikle aşılamaz bir durum değildir. İçinde bulunduğunuz durumdan dolayı bir suçluluk veya utanç duymanıza gerek yoktur.
ERKEKLERDE DEPRESYON
Depresyonun cinsiyeti yoktur. Erkeklerde depresyon genelde öfke olarak otaya çıkar. Fakat erkekler; toplumda erkeğin yerinden kaynaklı bastırırlar. Fakat bu acıyı arka planda onlarda çekerler.
Kadınlar ise erkeklere göre duygularını daha iyi ifade edebildikleri için onlar depresyonu açıktan yaşarlar. Bu sebeple de erkeklere nazaran daha sık depresif ruh halindeymiş gibi görülürler.
Depresif ruh hali bir nevi zihinsel çarpıtmalarla kendisini gösterir.
DEPRESYON BELİRTİLERİ
Kimsenin seni sevmediğini düşünmeye başlarsın. Yüzünde bir sivilce dahi çıksa çirkinim diyor ve kendini direk olarak genellersin. Kendini işe yaramaz hissetmeye başlayabilirsin. Birileri bir şey söylese hemen üzerine alınabilirsin. Son birkaç yılını düşündüğünde hayatında olumlu bir şeyler görmezsin. Güzel olan şeyleri hatırlamazsın bile. Sanki hayatın acısını çekmekten besleniyor gibisindir. Fakat hayat tercihtir. Bu tercihimizi güzel şeyleri hatırlamak ve yaşamak üzerine yaptı isek güzellikleri görürüz ama yok olumsuz şeylerden beslenerek acıyla ayakta kalmayı tercih etti isek depresif ruh halinden çıkamayız ve depresyona sürükleniriz. Bu bir bakış açısıdır ve hayata bakacağınız açıya doğru karar vererek zihinsel çarpıtmaların oynuna gelmemelisiniz.
Depresyondan uzak kalmak için yapmamız gereken ilk şey stresle mücadele edebilmeyi öğrenebilmektir. Bunun yollarını da bi önceki “Stresle Nasıl Yaşanılır?” başlıklı videomda detaylıca anlattım. Bu videonun sonuna da ekliyorum izlemeniz için.
Depresyondan ve depresif ruh halinden uzak durmak istiyorsak yapmamız gereken şey öncelikle hep eleştiren, hiç olumlu tarafını görmeyen devamlı negatif tarafı gören insanlarda uzak durmalıyız. Çünkü bu tür insanlarla bir arada olmak sizi mahkemeye gidiyormuş gibi hissettirir. Yargılanıyor gibi hissedersiniz. Yargılanma hissi kişinin kendisini suçlu hissetmesine sebep olur ve kendi güven alanınıza zarar verirsiniz. Özgüveninizi yıpratırsınız. İnsan ilişkilerinde sosyal sınırlar vardır. O sınırlarda insan kendisini güvende hisseder. Size güvensiz hissettiren her ortam ve insandan uzak durmak önceliğimiz olmalı. Duygularınızı ifade etmenize fırsat verilmeyen yerde durmayın. Kendinizi güvende hissetmediğiniz ortamlarda üzerinizde baskı hisseder ve bu baskı size kendinizi bir nevi ezik hissettirir.
Birileri sizi üzdüğünde ona, bu durum beni incitti diyebilmeli veya ben o konuda öyle düşünmüyorum, buna katılmıyorum diyebilmelisiniz. Çünkü susmak veya düşüncelerinizi söylememek; bir nevi karşı tarafa yaptığı yanlışın doğru olduğu mesajını verir. Yani mesele ben dilini kullanabilmek. Eğer bu dili kullanmayı öğrenebilirseniz içinize atıp biriktirerek bir kenara çekiliğ ağlamaz veya üzülmezsiniz. Gece başınızı yastığa koyduğunuzda hüzünlü bir prenses veya prens olarak uyumamış olursunuz.
Yani duygularınızı ifade edebilmek, benim fikrim budur diyebilmek, hayır diyebilmek; insanın hem depresyona girmesini engeller hem de kendini güvende hissettirir.
10 yıl boyunca depresyonda kalan bir insanın beyin hücre sayısı yarı yarıya düşer. Sonra yavaş yavaş unutkanlık oluşur. Bu durum insanı insan yapan muhakeme yeteneğini körelteceği için ilerleyen süreçlerde alzaymır ortaya çıkar. Yani depresif ruh halinden çıkmak insanın kendisine yapabileceği en büyük iyiliktir. Bunun da yollarından birisi de beyninizi devamlı çalıştırmaktır. Kaslarınızın gelişmesi için nasıl bir spor programı uygulamak gerekiyorsa; beynin de devamlı ve istikrarlı bir şekilde çalışması gerekiyor. Beynimizi nasıl geliştirelim? Benim tavsiyem okumak, izlemek ve daha önce yapmadığınız şeyleri yapmaya başlayarak başlayabilirsiniz. Ancak bu sayede ilerleyen yaşlarda depresyon sonucu ortaya çıkabilecek alzaymır, kişilik bozukluğu ve obsesif hallerden korunabilirsiniz.
Ve tabi ki iç huzur. İç huzuru sağlamanın en güzel yolu inançtır. Bir şeylere inanmalısınız. Ben Allah’a inanmayı tercih ediyorum. Siz başka bir şeylere inanabilirsiniz. Buradaki mantık kendinizden daha güçlü bir şeyin varlığına inanmak ve sığınmak. tıpkı iş yerinde ki görevlerini yerine getirdikten sonra kafanda işlerinle alakalı sorumluluğun kalmaması ve iş konusunda kendini güvende hissetmen gibi bir durum. Yani elinizden geleni yaptıktan sonra teslimiyetinizi, inandığınız şeye bırakmak iç huzurun anahtarıdır. Hayatın iç huzurunu, bu hayatı size verene olan güveniniz, inancınız ve teslimiyetinizle kazanabilirsiniz.
Bir de güneş. Evet güneşe çıkmak o kadar önemli ki; güneş görmeyen ülkelerde intihar ortanı yüksektir. Neden? Çünkü güneş ışığında yürümek ve egzersiz yapmak vücuttaki mutluluk hormonlarını en çok artıran şeylerden birisi. Yani gün ışığında yürümeyi, hava almayı kendinize alışkanlık haline getirin.
Son bir şey daha. Bir de ölümü unutmayın. Ölüm gerçeğinin farkında olarak yaşamak bir ömür terapidir.
Kaynakça: Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Doç. Dr. Oytun Erbaş‘ın makaleleri ve konuşmalarından faydalanılmıştır.
Peki “Stres nedir ve stresten nasıl çıkılır?” merak ediyorsanız tıklayın.
(386 kez okundu. Bugün 2 kez okundu)